Bu web sitesi yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve hukuki tavsiye niteliği taşımaz. İçeriklerin doğruluğu için çaba gösterilse de, herhangi bir hata veya eksiklikten kaynaklanabilecek sonuçlardan sorumluluk kabul edilmez. Kendi durumunuza uygun şekilde bir avukata danışmanız önerilir.
6111 Sayılı Kanun Nedir?
6111 sayılı kanun, Türkiye’deki sosyal güvenlik reformlarının bir parçası olarak, özellikle 2011 yılı itibarıyla iş gücü istihdamını artırmayı hedefleyen bir düzenlemedir. Bu kanun çerçevesinde sağlanan teşvikler, işverenlere ve bireylere çeşitli avantajlar sağlamaktadır. 13 Şubat 2011 tarihinde kabul edilen bu kanunun amacı, iş gücüne katılımı artırmak, yeni istihdam alanları yaratmak ve mesleki eğitim imkanlarını geliştirerek iş gücü kalitesini artırmaktır.
Özellikle kadınlar ve gençler için istihdam olanağını artırmaya yönelik düzenlemeler içeren 6111 sayılı kanun, ulusal ekonomik hedeflerle de uyumlu olarak sosyal politikaların güçlendirilmesini sağlamaktadır. İşverenler, bu teşvikten yararlanarak, sigorta primleri üzerinden önemli avantajlar elde edebilirler. Bu bağlamda, işsizlik sigortası fonu aracılığıyla işverenlerin sigorta primleri karşılanmakta ve bu durum sektördeki istihdam artışını desteklemektedir.
6111 sayılı kanunun uygulanması, Türkiye genelindeki iş gücü piyasasında önemli değişimlere neden olmuş, istihdamın arttığı birçok sektörde, işverenler de bu teşviklerden yararlanarak istihdam yaratma fırsatlarını değerlendirmiştir.
Teşvikten Yararlanma Şartları
6111 sayılı kanundan yararlanabilmek için bazı özel şartların sağlanması gerekmektedir. Öncelikle, işverenlerin aylık prim ve hizmet belgelerini yasada belirtilen süreler içinde kuruma iletmeleri ve primlerin de yine bu süre içinde ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca, kayıt dışı iş gücü çalıştırılmaması ve işverenin borçlarının yapılandırılmış olması gerekmektedir.
Sigortalı açısından ise, 01 Mart 2011 tarihinden itibaren işe alınmış olmaları, 18 yaşından büyük olmaları ve işe alındıkları tarihten önceki altı ay boyunca işsiz olmaları asgari şartlardandır. Bu düzenlemelerle birlikte, gereksinimlerin net bir şekilde belirlenmesi, istihdam sürecinde karşılaşılabilecek olumsuzlukları da minimize etmektedir.
Teşvikten yararlanmak için işverenin ve sigortalının birlikte hakları gözetilerek, her iki tarafın da hem yasal hem de finansal sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmektedir. Özellikle, işverenlerin sigortalı sayısını artırmaları ve iş gücü potansiyelini geliştirmeleri teşvik edilmektedir.
6111 Sayılı Kanun’un Sağladığı Teşvik Miktarı
6111 sayılı kanun kapsamında sağlanan bu teşvikler, sigortalının prime esas kazancı üzerinden hesaplanmakta olup, işveren hissesine ait primlerin tamamı, İŞKUR tarafından karşılanmaktadır. Burası, işverenlerin bu teşvikten nasıl faydalandıkları konusunda önemlidir.
Teşvik miktarı, işverenin ödeyeceği sigorta primleri miktarını etkilemekte ve dolayısıyla, işverenlerin istihdam konusunda daha rahat hareket etmelerini sağlamaktadır. Bu durum, Türkiye genelinde iş gücü istihdamını artırmaya yönelik atılan önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Geri kalan primler, hazine tarafından karşılanmakta ve bu uygulama işverenlerin yükümlülüklerini en aza indirmektedir.
Teşviklerden yararlanabilmek için işverenlerin belirli koşulları taşımalarının yanı sıra, sigortalıların da bu koşullara uygun bir şekilde istihdam edilmeleri gereklidir. 6111 sayılı kanun, hem işverenlere hem de çalışanlara oldukça cazip imkânlar sunarak, ekonomik büyümeye katkıda bulunmaktadır.
Kursiyer Kayıtları ve İstihdam Sürecindeki Yerleri
6111 sayılı kanun kapsamında sağlanan teşvikler, kursiyer kayıtları için de geçerli olmaktadır. İşverenler, eğitim programlarına katılan kursiyerleri istihdam ettiklerinde, bu istihdam süreçlerinde geçen süre boyunca teşviklerden yararlanabilmekte ve bu sistem, eğitim ile istihdamı güçlendirmektedir. Bu nedenle, mesleki eğitim programları, işgücü piyasası ile uyumlu hale getirilmektedir.
Bu durum, kursiyerlerin belirli bir meslek alanında yetkinlik kazanmasını sağlamanın yanı sıra, işverenlerin de vasıflı iş gücüne ulaşmalarını kolaylaştırmaktadır. İstihdam sürecinin başından itibaren, işverenlerin bu teşviklerden nasıl yararlanabileceği konusunda bilgilendirmeler yapılması ve uygulama esaslarının net bir şekilde aktarılması büyük önem taşımaktadır.
6111 sayılı kanun uygulamaları kapsamında, kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile sektörlerin ihtiyaçlarına göre programlar düzenlenmekte, iş gücü piyasasında kalifiye eleman eksikliği gidermeye yönelik somut adımlar atılmaktadır. Bu neticeyle birlikte, hem işverenlerin hem de kursiyerlerin kazançlı çıkacağı biçimde bir sistem oluşturulmaktadır.
Sonuç
6111 sayılı kanun, Türkiye’nin iş gücü istihdamında önemli bir dönüm noktası oluşturarak, çalışma hayatında köklü değişimlerin yaşanmasını sağlamıştır. Teşvikler neticesinde pek çok işveren yeni personel alımında daha istekli hale gelmiş, çalışanlar ise legitime bir istihdam sürecinden yararlanmışlardır.
Bu teşviklerin etkili bir şekilde kullanılabilmesi için işverenlerin yasal yükümlülüklerini ve uygulama esaslarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Çalışma hayatında sağlanan düzenlemelerin iş gücü piyasasını nasıl geliştirdiği ve ekonomik kalkınmaya nasıl katkı sağladığı ise ileriki yıllarda daha net bir şekilde gözlemlenecektir.
Sonuç olarak, 6111 sayılı kanun, Türkiye’nin ekonomik büyüme hedefleriyle paralel bir şekilde iş gücü istihdamının artırılmasına yönelik önemli bir araçtır. Hem işverenlerin hem de çalışanların kazanımlarını artırmak için bu teşviklerin etkin bir şekilde kullanılması büyük önem taşımaktadır. Araştırmalar, bu teşviklerin zamanla iş gücü verimliliğini artıracağını ve istihdam oranını yükselteceğini göstermektedir.